Hakkımda

Fotoğrafım
Hoşgeldiniz... Aklıma çok şey geliyor benim, bir yere not etmek istediğim çok şey oluyor ya da böyle herkes duysun lan dediğim şeyler oluyor... O yüzden ben de bir blog açayım dedim. Düşüncelerim, sanat, gözlemlerim... Bunlarla ilgili paylaşmak istediklerim olursa buralarda olacağım,herkese sevgi ve pozitif enerji gönderiyorum!!! :)

16 Kasım 2011 Çarşamba

Son gittiğim film...



Bu blogda açacağım fiks başlıklardan olacak bu 'En son gittiğim film...'

Bana kalsa her gün bir filme, bir de oyuna giderim. Ama bana kalmıyor tabi, cebime kalıyor.

Şimdi sizlerle kısaca son gittiğim 'Ölümsüzler' filminin izlenimlerini paylaşmak isterim...

Ölümsüzler(Immortals): Filmin fragmanını arkadaşlarımla ilk gördüğümüzde tepkimiz genelde şu yöndeydi, 'Ayyy çok yakışıklıymış bu lan, mutlaka gidelim!' Evet, mutlaka gittik. Antik Yunan'da geçen, bol kafa uçurtmalı, kanlı canlı, yakışıklı bir film- pardon, güzel bir film. Normalde bu tür filmleri pek tercih etmem, ama dediğim gibi fragmanı bizi kalbimizden vurmuştu. 300 Spartalı'nın yapımcılarından olan filmin yönetmen koltuğunda Tarsem Singh var (bu kalıbı hep kullanmak istemişimdir :D). Oyunculara göz atarsak, gerçekten yunan heykeli gibi isimler görüyoruz: Theseus rolünde bizim fragmanı izlerkenki 'ergen' tepkimize sebep olan baklavalı, kıvırcık saçlı (daha fazla tasvir edemicem) Henry Cavill; Athena rolünde yüzünde herhangi bir kusurcuk bulamadığımız ve 'Estetik mi lan bu' gibi sorulara yol açan Isabel Lucas; bakire olduğu sürece geleceği görme yetisine sahip olan, ancak filmin ilerleyen dakikalarında Theseus'u bu yeteneğe tercih eden akıllı kız Phaedra rolünde 'Slumdog Millionaire' filminden hatırlayacağınız Freida Pinto; Poseidon rolünde, baklavalı filmlerin olmazsa olmazı haline gelen 'Alacakaranlık' serisinden tanıyacağınız Kellan Lutz ...
Peki gelelim oyunculuklara... Ekranda gördüğüm an tüylerimi ürperten bir isim vardı filmde. Millete huzur vermeyen, acımasız, hayatla kafa bulan Kral Hyperion rolündeki Mickey Rourke'dan bahsediyorum tabiki. Rourke'un boksa olan tutkusu yüzünden değişen hayatı ve tabiki o güzelim yüzü kötü oldu be diyordum bir zamanlar. Ama kendisinin artık yüzünü mahvetmeden önce olduğu gibi 'jön' değil de 'karakter oyuncusu' olduğunu farkedince, iyi mi oldu lan diye geçiriyorum içimden. Bu filmdeki performansı da bu düşüncemi sağlamlaştırdı. Kötü rollerine çok iyi gidiyor artık bu adam. Sesi bile ürpermenize yetiyor...

Evet yazacaklarım bu kadar aslında. Fena film değil. Zamanınız varsa; Mickey Rourke'u her rolde izlerim baba diyorsanız; biraz güzellik, biraz da şiddet görelim adrenalin olsun diyorsanız, gidilebilir bir film.

1 yorum:

  1. Çok kanlı ve 300 spartalı tarzında bir film olduğu için hiç gitmeyi düşünmüyordum ama sen anlattıktan sonra belki demeye başladım:)

    YanıtlaSil